Sözlükte “bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilân etmek” mânasında bir masdar olan ezan kelimesi terim olarak farz namazların vaktinin geldiğini, nasla belirlenen sözlerle ve özel şekilde müminlere duyurmayı ifade eder. İslam Ansiklopedisi’nde ezanın tamını verilirken aynı kökten gelen müezzin için “ezan okuyan kimse” ifadesine yer verilmiştir.

Ezanın ortaya çıkışına bakıldığında ilk Müslümanların, zamanla namazları bildirmek için bir işarete ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır. Bu arada Hz. Peygamber ve ashabı bu konuda çeşitli fikirler etrafında düşünmüşler ve neticede ezanda mutabık kalmışlardır. Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin arka tarafına ezan okumak için özel bir yer inşa edilmiştir.

Ezan böylece Müslümanları namaza çağırmak için genel geçer bir işaret olmuş ve bu şekilde kabul edilmiştir. Ülkemizde ise ezanın hikâyesi biraz farklılık göstermiştir.

Zira Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan bir kanunla Türkiye’de ezanın Arapça okunması ya da daha doğru bir ifadeyle Türkçe dışında bir dilde okunması yasaklanmıştır.

Prof. Dr. Cemil Koçak’ın “Tek Parti Döneminde Muhalif Sesler” adlı eserine baktığımızda, Anadolu’nun birçok yerinde halkın bu yasaya pasif de olsa tepki gösterdiği görülmektedir. Bilhassa köylerde bu yasaya tepki açıktan dile getirilmiştir.

Ezanın Türkçe okunması meselesi, 1946 sonrasında çok partili hayata geçilmesiyle tekrar tartışılmaya başlanmıştır. Demokrat Parti mensupları, ezan yasasının değiştirilmesi için DP’li yetkililere baskı yapmaya başlamışlardır.

DP ileri gelenleri ise bu istekleri gayet politik bir şekilde savuşturmuşlardır. 1950 yılında yaşanan iktidar değişikliğinin ardından başbakanlığa getirilen Adnan Menderes, ilk iş olarak ezan yasasını değiştirmiştir.

Fakat bu değişikliğe tepki Çankaya’dan, yani Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan gelmiştir. Bayar, bu değişikliği bir türlü onaylamamış hatta ısrarla imzada bekletmiştir. Bunun üzerine “halka verdiğimiz sözü tutmalıyız” diyerek Cumhurbaşkanına rest çeken Başbakan Menderes, istifa ederek Ankara’yı terk etmiştir.

Bu tepki karşısında geri adım atan Bayar, yasayı onaylamış ve 1950 yazından itibaren ezanın Arapça dışında dillerde de okunmasını yasaklayan kanun değiştirilmiştir.

Ezanın tekrar eski haline döndürülmesi meselesine bakıldığında ise genel olarak halkın bu durumdan memnuniyet duyduğu anlaşılmaktadır. Hatta o dönemde muhalefet partisi olan CHP içinde çoğu vekil ezanın eski haline dönmesini sağlayan bu yasaya olumlu oy kullanmıştır.

Ezanın Türkiye’nin yakın tarihindeki durumunu bu şekilde izah ettikten sonra şehrimiz Trabzon’da Türkçe ezanın nasıl, ne zaman ve nerede okunduğunu yaptığım araştırmalar sonucunda öğrendim.

Yaptığım araştırmaya göre Trabzon’da ilk Türkçe ezan ve Kuran, 5 Şubat 1932’de Çarşı Camii’nde okunmuştur. Konuyla ilgili yayınlanan bir gazete haberinde Trabzon’da ilk defa Türkçe Kuran’ın Cuma günü Çarşı Camii’nde öğlen namazından sonra Gümrük memurlarından Hafız Ferhat Bey tarafından okunduğu ifade edilmiştir.

Gazetede verilen bilgilere bakılırsa Türkçe Kuran okunacağı haberini duyan halk, Cuma günü Çarşı Camii’ne dolarak öğle namazından sonra Hafız Ferhat Bey tarafından okunan Kuran’ı alaka ile dinlemiş hatta merak içinde camiye yığılan kalabalık yüzünden camide yer kalmayınca kapı ve pencere önünde yığılmalar yaşanmıştır.

Trabzon’da da böylece başlayan Türkçe ezan macerası 1950 yılına kadar devam etmiştir. Trabzon halkı, ezanın aslına döndürülmesini ise sevinçle karşılamıştır.