Ne acayip zamanlar yaşıyoruz! Canım ülkemden gün geçmiyor ki bir zorbalık, bir şiddet haberi gelmesin. Okuldan, futbol sahasından, evden, sokaktan, hastaneden,  neredeyse her yerden… En çok da okuldan gelen haberlere üzülüyor ve kaygı duyuyor insan.

Öğrenciler; küçüğünden büyüğüne bu ülkenin geleceği çünkü.

Okullarımızda maalesef akran zorbalığı diye tanımlanan bir şey var.

Bu durum öyle büyük bir sorun ki eğitimin önüne bile geçmiş durumda.

Kanayan bir yara!

Öğrencinin öğrenciye yani akranlarına uyguladığı baskı ve zorbalık söz konusu.

Nedir bu zorbalık?

Örnekleyelim biraz!

Fiziki görüntüsü ile alay etme aşağılama, dışlama, arkasından konuşma, laf atma, üstüne su dökme, suluğuna tehlikeli, şeyler koyma, üç beş kişi ile sıkıştırıp dövme.

Tuvalette fotoğrafını çekme, pantolonunu indirme!

Bıçaklama, boğazlama, palto taşıtma, ayakkabı bağlatma, harçlığını alma.

Çantasına eşya atıp, hırsız gibi gösterme, korkutma, ölümle tehdit etme, yemeğine el koyma.

Babasının mesleği ile tehdit etme, öğretmene hakkında yalan suçlamalarda bulunma…

Ve daha bir çok şey..

Tüm bunlar, okullarımızda oluyor.

Bu duruma maruz kalan çocukları düşünün!

Okullarda, eğitim vermeye çabalayan öğretmenleri düşünün.

Çünkü bu zorbalıktan onlar da payını alıyorlar.

Hele ders, baraj ders değilse, ortalama ile geçebiliyorsa…

Sırtını dönüp ders dinlemekte bir beis görmüyor.

Alakasız sözlerle, şımarıklıkla dersin akışını bozuyor.

Sakız çiğniyor, dersi sabote edebilmek için ne gerekiyorsa yapıyor.

Öğretmen çaresiz, mazbut öğrenciler olabildiğince mağdur.

Çünkü sınıfın, dayıları, kabadayıları onlar!

İki, üç telefonla okula geliyor, çalışmayanı idareye teslim ediyor. Diğerleri ile derse giriyor.

Nasıl da içimiz karardı değil mi?

Bir de buna maruz kalan mazbut çocukları ve ders anlatmaya çalışan öğretmenleri düşünün!

Ne yapıyor bu durum karşısında, okul idaresi,  Milli Eğitim Bakanlığı?

Disiplin cezaları ne kadar uygulanıyor? 

Akran zorbalığı dersi koymuşlar. Zorunlu üstelik, fakat seçmeli bir derste zorunlu.

Ortaokul öğrencilerinin; ‘Okul temelli sosyal sorumluluk çalışmaları’ adlı SEÇMELİ dersinde zorunlu!

Seçersen!..

Akran zorbalığı denen veba, öyle sadece ortaokul ya da lisede yok.

İlkokuldan tutun da anaokuluna kadar inmiş durumda!

Sınıf annesine itiraz edip, haber bültenlerine, sosyal medyaya konu olan ilkokul çocuğunu düşünün.

İtiraz biçimini, efelenmesini, konuşma tarzını hatırlayın.

Akran zorbasının vücut bulmuş hali değil mi sizce de?

O çocuk, anne- babasıyla, öğretmeni ile arkadaşları ile farklı bir üslupla konuşuyor olabilir mi?

Aynı çocuk, yanlış giden bir uygulamayı bitiren biri olarak, neredeyse kahraman ilan ediliyor.

Bu şeklide nasıl önüne geçilecek bu tavırların?

Adab-ı Muaşeret/ Görgü kuralları,  dersi konularak mı?

O da seçmeli mi?!

‘Değerler dersi’  gelecek deniliyor?

Değerlerimizi anlatan edebiyat dersimiz yok mu?

Ömer Seyfettin’i , Nasrettin Hoca’yı, Aşık Veysel’i,  Yunus Emre’yi bilmek, değerlerimizi de bilmek anlamına gelmiyor mu?

Değerler dersi yerine metin okumaları dersi olamaz mı?

İngiltere’de Shakespeare ders olarak okutulurken bizde neden Yunus Emre ders olarak okutulmuyor.

Neden yabancı dil ders saati edebiyat ders saatinin  iki katı fazla?

Kendi kültürümüzden  git gide uzaklaşıyoruz. Farkında değil misiniz?

Son on yıldır eğitim sistemimizin geldiği yer ortada!

Bu yangının sorumlusu kim?

Neden müdahale edilmiyor?

***

Peki veliler?

Onlar; acı tablonun, son derece korkunç gidişatın neresinde?

Neden bu çocuklar böyle?

Devam edeceğiz!...