Patricia Fann Bouteneff, “Doğu Karadeniz Rumları’nın konuştukları lisanla Yunanca’nın “karşılıklı olarak anlaşılmaz” olduğunu belirtirken;

Richard Cologg ise Karadeniz Rumları yaşadıkları bölge itibarıyla Anadolu ve Rumelideki diğer Rum Ortodoks ahaliden uzak olduklarını ve bilhassa Yunan Krallığında konuşulan Yunancadan farklı bir dil konuştuklarını belirtir  (Cologg 1999:48).

Pont Lehçesini konuşanların tamamının Müslüman olduğunu söyleyen Sitaridou, bu insanların son derece içlerine kapalı olduğunu ve topluluk dışı hemen hiç evlilik yapmadığını vurgular. Halbuki yörede yaşayan ve artık daha çok orta ve yaşlı kuşağın kullandığı Romeika lehçesini kullananların topluluk dışı evlilik yaptıkları bilinmektedir. Bu dili kullananların toplumdan izole olması söz konusu değildir.

Halk, Türk ve Müslüman kimliğine özellikle vurgu yapmaktadır. Rumluğu kesinlikle kabul etmemektedir. Rumlar zaten 1924 Yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadele anlaşmasına göre bölgeden ayrılıp Yunanistan’a göç etmiştir. Ancak son dönemlerde bölgede yaşayan gençler arasında az da olsa kimlik sorunu baş göstermiştir.

RTÜK’ün 13 Kasım 2009 da yürürlüğe giren bölgesel dillerde yayın yapma yönetmeliğine göre Trabzon’da Pontus Rumcası ve Yunanca yayın yapılabilecek haberine yorum yapan kişilerin görüşlerinde bir krizin izlerini görmek mümkündür.

Bölgede konuşulan Rumcanın Türkçe ile teması herhangi bir bilimsel çalışmaya konu olmamıştır. Ancak genç kuşağın artık konuşamadığı ve Birleşmiş Milletlerin “yok olmakta olan diller” sınıfına soktuğu bu dilin yakın zamanda artık konuşanının kalmayacağı ön görülmektedir. Türkçe başta olmak üzere Lazca ve Farsçanın bölgede Konuşulan Rumca üzerinde etkilerinin olduğu söz varlığından anlaşılmaktadır. Konuşma dilinde cümlelerde geçen söz varlığının neredeyse yarısı Türkçedir. İki dilli topluluklarda bu durum (kod kaydırımı) normal karşılanmaktadır.

Baskın olan dil, konuşulur gittikçe azalan dili sıkıştırmakta ve bazı kalıp ifadeleri daha çok folklor mahsulleri içinde korumasına imkân vermektedir.

Trabzon yöresinde konuşulan Rumcada sayılar beşe kadar Rumca, sonrakiler ise Türkçedir. Gün isimleri yine Türkçedir. Tonya’da konuşulan Rumca ile Of ve Çaykara’da konuşulan Rumca arasında Farklılıklar çok fazladır. Tonya’da konuşulan dilde Türkçe unsurlar diğerlerine göre daha fazladır.

Ayrıca Yunanistan’da konuşulan dil ile bölgede konuşulan Rumca arasında anlaşılabilirlik oranı neredeyse yok gibidir. Konuş fiili Uzungöl’de Türkçe kökenlidir ve ğonuşevo biçimindedir. Tonya, Of ve Çaykara’da ise kalaçevo veya sindişeno şeklinde kullanılır. Modern Yunancada ise “Konuşuyorum.” Anlamında mileo kullanılır. Uzungöl’de ela as ğonuşevuma “Gel konuşalım.” demektir. Uzungöl’de İberis asdo horafin bola yeralmasiya e birame. Of’ta Aso horaf  iperis pola kartofa e pirame “Geçen yıl tarladan çok patates aldık.” demektir. Örneklerden de anlaşılacağı gibi bölgede konuşulan dil köyden köye değişiklik göstermekte olup anlaşılabilirlik oranı çok zayıftır (Gökdağ 2011:119).  

Pontus arazisindeki çağdaş Türk şivelerinin çoğunun temelini oluşturan fonetik, leksik ve gramatik açıdan Helenleşmiş bir varsayımsal XIV. yüzyıl Pontus Türk şivesidir. Ancak yine de gizli şekilde bazı Türklerin ısrarla ibadet dili olan Rumcayı konuşarak Hristiyanlığını muhafaza etmeye çalışan İslamiyet’in benimsenmesinden sonra bu dil önemini yitirse de yakın zamana kadar unutulmaz. (Nakrakas 2003:222).